İçeriğe geç

Konuşma kuralı nedir ?

Konuşma Kuralı Nedir?

Herkesin gözünde, her ortamda, her durumda doğru konuşma biçimi farklı olabilir. Konuşma kuralı dediğimiz şey de aslında bu karmaşıklığı anlamaya çalıştığımızda önümüze çıkan bir kavram. Bazıları için bir yazılı kılavuzdan ibaretken, diğerleri için sosyal ilişkilerdeki bir denge unsuru. Peki, gerçekten konuşmanın bir kuralı var mı? Eğer varsa, biz bunu ne kadar doğru uyguluyoruz? Bu yazıda konuşma kurallarının güçlü ve zayıf yanlarını, hem kişisel gözlemlerimle hem de toplumsal gerçeklerle analiz edeceğim.

Konuşma Kuralının Güçlü Yanları

Konuşma kuralları, ilk başta kulağa sıkıcı ve kısıtlayıcı gelebilir. “Bunu demelisin, şunu söylememelisin” gibi dayatmalar insanı boğar gibi görünür. Ancak, düzgün bir iletişim için gerekli olan kurallar vardır. Aksi takdirde, ne söylediğinizin ya da nasıl söylediğinizin hiçbir anlamı kalmaz.

İnsanlarla Etkileşimin Temeli: Saygı

Konuşma kurallarının en güçlü yanlarından biri, insanlarla olan iletişimi daha sağlıklı hale getirmesidir. Saygıyı, özenli bir dil kullanımıyla gösterdiğinizde, insanlar sizinle daha rahat iletişim kurar. Mesela, bir iş görüşmesinde “Ya işte, bir de şunu sormak istiyorum, ama bilmem ki…” yerine, daha net ve saygılı bir dil kullanmak, yalnızca sizin profesyonel görünmenize yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda karşınızdaki kişiye de değer verdiğinizi gösterir. Bu, kuralların sağladığı en büyük faydalardan birisidir: Saygı.

Anlaşılabilirlik

Herkesin aynı şekilde düşündüğü ve aynı kelimeleri kullandığı bir dünyada yaşamıyoruz. Herkesin dilini, yaşadığı deneyimleri ve perspektifini hesaba katarsak, uygun bir dil kullanmak iletişimi daha verimli kılar. Konuşma kuralları, karmaşık bir dil yerine herkesin anlayabileceği bir dil kullanmayı teşvik eder. Hani şu “kullanıcı dostu” diye tabir ettiğimiz şey var ya, işte konuşma kuralı da biraz buna benziyor.

Konuşma Kuralının Zayıf Yanları

Ama bir noktada, konuşma kuralları, bu kadar fazla saygı ve anlaşılabilirlik arayışı insanı boğmaya da başlayabilir. Kuralcı olmak, bazen özgürlüğü kısıtlayan bir şeye dönüşebilir.

Özgürlüğün Kısıtlanması

Konuşma kuralı her zaman tam anlamıyla özgürlükçü bir kavram değildir. Özgürlük her bireyin kendi tarzında konuşmasını, istediği gibi kendini ifade etmesini gerektirir. Konuşma kurallarını aşırıya kaçırmak, “şu kelimeyi kullanma, buna dikkat et” gibi baskılar oluşturur. Ve bu da aslında doğal iletişimin önüne geçer.

Mesela, bazen sosyal medyada, dilin özgürlüğünü savunan bir grup insanın, diğerlerinin “yanlış” kullandığı kelimeleri hedef alarak onları eleştirdiğine tanık oluyorum. Evet, dilde saygılı olmak önemli, ama bir şakanın ya da esprinin ardında ne anlama geldiğini düşünmeden, sadece kelimeye takılmak bana göre biraz fazla kuralcı.

Toplumsal Normlar

Konuşma kuralları toplumsal normlara dayalı olarak şekillenir. Ama bu normlar, bazen bireysel özgürlüklerin önüne geçer. İnsanlar, belli başlı kurallara uymadıklarında dışlanabilirler. “İşte, o kadar da rahat konuşma, toplumda yerin yok” diyenlerin sayısı o kadar fazla ki. Ama sorun şu ki, toplumun koyduğu kurallar da her zaman adil değil. Kadınların, LGBT+ bireylerinin ya da farklı kültürel geçmişlere sahip insanların sesini duyurması, çoğu zaman bu kurallara takılır. Yani kurallar, bir yanda düzen sağlarken, diğer yanda da özgürlüğü kısıtlayabilir.

Konuşma Kuralları ve Sosyal Medya

Sosyal medya, konuşma kurallarının en çelişkili alanlarından birisi. Herkesin her şeyi söylediği, bazen sadece bir emojiyle duyguların aktarıldığı bir mecra. Herkes kendini ifade etme özgürlüğüne sahip gibi görünse de, aslında sosyal medyada da birçok kural var. Hatta burada, konuşma kuralları çok daha sert ve görünmeyen bir biçimde uygulanıyor.

Kendi Sesini Bulmak

Birçok genç, sosyal medya üzerinden kimliklerini buluyor, kendilerini ifade ediyor. Ancak, doğru dil kullanmak, istenmeyen yorumları engellemek ya da topluluk kurallarına uymak gibi sebeplerle, bu özgürlük de baskı altında. Yani aslında, sosyal medya biraz da “kuralsız bir kural” gibi. Özgürlük adına, bazen bambaşka kurallar içine hapsoluyoruz. “İçeriği beğenmedim” diyenler hemen linç edilip susturuluyor. Bu, sosyal medyanın en çelişkili yönü.

Sonuç: Konuşma Kuralları Bizim İçin Mi?

Birçok insan, konuşma kurallarının toplumsal bir gereklilik olduğunu savunsa da, ben buna biraz karşıyım. Kendi dilimizi nasıl kullandığımız, kim olduğumuzu, nasıl düşünmek istediğimizi belirler. Bazen kuralcılığın bıçak gibi kesen etkisi altında, kendimizi ifade etmekten alıkonuluyoruz. Bazen de kurallar, insana olan saygıyı pekiştiren unsurlar olabiliyor. Ama bence mesele, dengeyi bulmakta. Konuşma kurallarını tamamen yok saymak, özgürlüğü getirmez. Ama çok fazla kural koymak da, özgürlük adına kısıtlamalara yol açar.

Sonuçta, dil de bir araçtır ve onu kullanırken dikkatli olmak gerekir. Ama kuralları körü körüne takip etmek, bir insanı değil, robotu andırır. Ne düşünüyorsunuz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
hiltonbettulipbet yeni giriş