Haşhaş Üretimi Neden Yasak? Bir Yasağın Ardındaki Acı Hikâye
Bir zamanlar, annemin evinin arkasındaki bahçede, rüzgarla savrulan mor haşhaş tarlalarına bakardık. Anlatacağı hikayelerinin hep bir parçası olurdu o mor çiçekler; hayatını bulduğu, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp ekmeğini kazandığı tarlaların temasıydı. O yıllarda, haşhaş yetiştirmek, köydeki çoğu aile için sadece bir gelir kaynağı değil, aynı zamanda bir kültürün, toprağın ve geleneklerin ürünüydü. Ama bir gün, nehrin karşısındaki dağdan gelen bir rüzgar gibi, bir yasağın haberi duyuldu: Haşhaş üretimi yasaklanmıştı.
O gün, bahçedeki haşhaş başaklarının birer birer kuruyup döküldüğünü, annemin gözlerinde bir hüzünle gördüm. Yasak, tarlayı terk etmeyi, yıllarca süregelen gelenekleri kesmeyi ve köyün ruhunu silmeyi gerektiriyordu. Hızla değişen dünya, o küçük köyün içinde pek çok hayatı alt üst etmişti. Peki ama neden haşhaş üretimi yasaklanmıştı? Bu sadece bir yasağın sonucu muydu, yoksa daha derinlerde, her şeyi sarsan başka bir şey mi vardı?
Erkekler, yasakların genellikle sonucu görmek isterler. Annemle bu konu üzerine konuştuğumda, babamın yaklaşımını hatırlıyorum. O, bir çözüm arayışında, neden-sonuç ilişkisiyle düşünmeye odaklanmıştı. Onun için yasak, ekonomik denetimler, ulusal güvenlik ya da uyuşturucu ticaretiyle ilgili bir durumdu. “Hükümet, haşhaş üretiminin yanlış ellere geçtiğini düşünüyor, bu yüzden yasak getirilmiş olabilir,” demişti. O an, babamın gözlerinde stratejiye dayalı bir çözüm arayışının parladığını görmüştüm. Onun için mesele, köyün geçim kaynağını bulmak ve tekrar düzeni sağlamaktı. Çiftlikte yeni bir şey ekmeye başlamak, daha güvenli bir iş alanına yönelmek, bunlar her zaman babamın çözüm önerileriydi.
Ama annemin bakış açısı çok farklıydı. Kadınlar, ilişkilere, köydeki komşulara, toprağa daha yakın olurlar. Annem, yasakla ilgili kaygısını daha çok duygusal ve empatik bir düzeyde dile getirirdi. “Biz bu toprağa emek verdik, büyüttük, şimdi bu yasak, köyün canını öldürmek gibi,” dediği bir anı hatırlıyorum. Annemin sesindeki sızı, her bir bitkinin yetişmesine harcadığı yılların, bu yasağa kurban gitmiş olmasından kaynaklanıyordu. O, toprağın ruhunu anlamıştı, haşhaş çiçeklerinin her birini hayata bağlayan, ekleyen ellerin sahibiydi. Yasak, ona göre sadece ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda bir kültürün, bir yaşam biçiminin kaybıydı.
Ve ya yasaklardan önce, bu toprağın insanlar için nasıl hayatta kalma mücadelesi verdiği… Yazın kavurucu sıcağında, kışın çetin soğuklarında, haşhaş tarlasında geçirilen saatler, sabahın ilk ışığında taze solmuş çiçeklerin kokusuyla, adeta bir hayatın arka planını oluşturuyordu. Kadınlar ve erkekler farklı bakış açılarına sahip olsa da, bu yasak, her birimizin içinde bir boşluk bıraktı.
Peki ya bu yasağın arkasındaki gerçek neydi? Haşhaş, güzelliğiyle ve doğallığıyla gözleri büyülerken, yanlış ellerde başka bir amaca dönüşebiliyordu: uyuşturucu üretimi. Devlet, bu riskleri önlemek için haşhaş üretimini yasaklamıştı. Ancak, yasak, sadece birkaç kötü niyetli insanın sorunu muydu? Bir tarafta, yanlış kullanımları engellemeye çalışan bir yönetim vardı, diğer tarafta ise bir kültürü, bir yaşam biçimini kesmeye çalışan bir yasa. Hem ekonomik hem duygusal olarak kayıplar vardı.
Bu yasağın getirdiği acıyı hem annemde hem de babamda hissettim. Onlar, iki farklı bakış açısına sahip olsalar da, bu yasağın köylerinde oluşturduğu boşluğu anlamışlardı. Babam çözüm odaklıydı; annem ise, kayıplarını duygusal bir acı olarak yaşıyordu. Her ikisi de bu yasaktan fazlasıyla etkilenmişti, ama birinin bakış açısı daha stratejikti, diğerinin ise daha duygusaldı.
Sonunda, haşhaş tarlalarındaki o mor çiçekler kurudu, köyün ritmi değişti. Ancak, annemin içindeki hüzün ve babamın çözüm odaklı bakışı, bir arada yaşamanın ve farklı bakış açılarıyla sorunlara yaklaşmanın önemini gösterdi. Haşhaş üretimi yasaklanmış olabilir, ama kaybolan sadece bir çiçek değil, aynı zamanda bir hikayeydi, bir anıydı.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Haşhaş üretiminin yasaklanması, sadece bir yasağın sonucu mu, yoksa daha derin bir anlam taşıyor mu? Bu yasak, toplum ve bireyler için nasıl bir etkiler yaratır? Yorumlarınızı bizimle paylaşarak bu hikâyeye dahil olabilirsiniz.